All posts by: Prof. Dr. Haydar Baş

Atatürk’ün soy ağacı

25 Aralık 2021

Prof. Dr. Haydar Baş’ın 18.01.2014 tarihli yazısıdır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk ile ilgili eser çalışmamız, bizi onun soyağacını araştırmaya yöneltti.

Bu eser bize, Atatürk’ün bilinmeyen yönlerinin kapılarını açacak? Soyağacı incelememiz esnasında cumhuriyetin temellerinin Hacı Bektaş Dergâhı’nda atılması kadar şaşırtıcı ve önemli bir gerçeğe ulaştık.

Neden Bektaşi dergâhı? Ve neden yeni devletin kurulma fikri bir Bektaşi şeyhi ile paylaşıldı?

Bu hayati soruların cevapları Ata’nın soyacında gizli aslında? Soyağacı da, vasiyetname gibi Türk milletinden saklanan bir durumdur. Zira Mustafa Kemal’in soyu Ehl-i Beyt’e dayanmaktadır.

Evet, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Atatürk, hem ana hem de baba tarafından Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin soyundan gelmektedir.
Bu hakikati, Atatürk’ün jandarma istihbarat subayı olan Mehmet Rıfat Efendi’nin torunu Meriç Tumluer’in belgelere dayalı ifadesinden aktaralım: “Atatürk hem anne, hem de baba tarafından Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in soyundan gelmektedir.

Atatürk’ün dedelerinin uzun yıllar Deliorman, Veliko, Dobruka, Tırnova bölgesinde yaşadıkları biliniyor. Bugün türbesi Diyarbakır’da bulunan, Ehl-i Beyt soyundan Seyyid Sarı Saltuk Hazretleri’nin Rumeli’yi müslümanlaştırma çalışmalarında bulunan oğullarının ve torunlarının soyunun Atatürk’ün dedelerine kadar geldiği biliniyor.

Bu soy, Dedesi Kızıl Hafız Ahmet Efendi’ye kadar uzanmaktadır. Kızıl Hafız Ahmet Efendi’nin ailesinin yani Atatürk’ün atalarının, Anadolu’dan Konya ve Aydın yöresinden geldiği yazılmaktadır.

Atatürk’ün dedeleri; Anadolu’dan Rumeli’ye gidip, Yunanistan’da Manastır Vilayeti’nin Derbe-i Bala Sancağı’na bağlı bulunan Kocacık Nahiyesi’ne yerleşmişlerdir. Burası tamamen Türk’tür hatta bu aileler Yörük Türkmenleridir.

Kayıtlarda Müslüman Oğuzların, Tanrıdağı ve Karagöz Yörüklerinden olup, Konya ve Aydın yöresine yerleşmiş bulunanların isimleri teker teker yazılı bulunmaktadır.

Buradaki 950 tarih ve 82 numaralı il yazıcı defteri ile 1051 tarih ve 469 numaralı il yazıcı defterinde Anadolu’dan Rumeli’ye geçen Türk boy ve ailelerinin isimleri açıkça yazılı bulunmaktadır.

Bunların Müslüman Oğuz Türk’ü Yörük Türkmen boylarından oluşan ailelerinin kimler olduğunu kayıtlarda belirtmektedir. İşte bu kayıtlarda Atatürk’ün atalarının kaydı da mevcuttur.

Atatürk’ün dedesi Hafız Ahmet Efendi’nin saçları kırmızı olduğu için adına Kırmızı Hafız Efendi derlerdi. Atatürk’ün dedesi Kırmızı Hafız Efendi, Kocacık Nahiyesi’nde ilkokul eğitmenliği yapmakta idi.

Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi de Kocacık Nahiyesi’nde dünyaya geldi. Babası Ali Rıza Efendiye Alüş Efendi derlerdi. Atatürk, özbeöz Türk olup, Konya ve Aydın yörelerinden gitme çok asil bir ailenin evladıdır.

Zübeyde Hanım’ın soyu Yörük’tür. Ailesi Fatih döneminde Karamanoğlu Beyliği’nin yıkılmasından sonra (1466), Balkanlarda fethedilen yerlerin Türkleştirilmesi için göç ettirilen ailelerdendir. Konya bölgesinden geldikleri için bunlar, ismi ile resmi kayıtlara geçmiş ve böyle anılmıştır. Aile, Vodina sancağının Sarıgöl nahiyesine yerleştirilir.

Zübeyde’nin babası Sofuzade Feyzullah Ağa’dır.Atatürk’ün kız kardeşi Makbule Hanım, Yörüklük için şunları söylemiştir: “Annem her zaman Yörük olmakla iftihar ederdi. Bir gün Atatürk’e, ‘Yörük nedir?’ diye sordum.
Ağabeyim de bana ‘Yürüyen Türkler’ dedi. Yani Zübeyde Hanım da Türk’tür.” (Başbakanlık Eski Müşaviri Şecaattin Zenginoğlu’nun Bilgi Çağındaki Türk Gençliğinin Yükselen Sesi – 1999, isimli kitabından) Maalesef, Ehl-i Beyt’e karşı olanların Mustafa Kemal de bu soydan geldiği için ona da karşı olduklarını görüyoruz.

Atatürk’ü tanıtıyoruz

25 Aralık 2021

Prof. Dr. Haydar Baş’ın 08.06.2017 tarihli yazısıdır.

2002 senesinden beri Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Mustafa Kemal’in Ehl-i Beyt soyundan olduğunu anlatıyoruz.

Bu çalışmayı bir yandan milletimizin Ata’sını doğru tanıması adına büyük bir hizmet olarak görürken, diğer yandan da bir Osmanlı paşasının annesine karşı atılan iftirayı def etme anlamında bir vazife kabul ediyoruz.
Maalesef Atatürk hakkında zehirlenmiş masum bir kesim var, gerçekleri araştırmak yerine duydukları ile yetinerek büyük yanlışları doğru kabul ediyorlar.

Bazıları içinse Gazi ile uğraşmak esasen Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve bekası ile uğraşmak demek.

Biz her ikisine de cevap veriyoruz.

Atatürk hakkındaki araştırmalarımız, bizi O’nun Ehl-i Beyt soyundan geldiği noktasına kadar götürdü.
Atatürk hem anne hem de baba tarafından Hz. Hüseyin’in soyundan gelmektedir.

Bugün türbesi Diyarbakır’da bulunan Seyyid Sarı Saltuk Hazretleri’nin Rumeli’yi Müslümanlaştırma çalışmalarında bulunan oğullarının ve torunlarının soyunun Atatürk’ün dedelerine kadar geldiğini, Kızıl Hafız Ahmet Efendi’ye kadar uzandığını biliyoruz. Annesi Zübeyde Hanım ‘Molla Zübeyde’ lakabı ile anılan, Bektaşî dergâhına bağlı bir hanımdı.

Zübeyde Hanım’ın ailesi Nakibü’l-Eşraf’tır, yani Hz. Peygamber’in (s.a.v.) sülalesindendir.

Babası Ali Rıza’nın ismi, İmam Rıza Efendimizden gelmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu, Lozan’da gayrimüslim/müslim ayrımını, daha sonra da mübadeleyi gerçekleştirecek hassasiyette bir Müslüman’dı.

Çanakkale Savaşı yıllarında cepheden gönderdiği mektuplarda Allah’a (c.c.) olan inancı ile bu savaşı kazanacağını yazmıştı.
İlk TBMM’yi Cuma günü ve hutbelerle açan Atatürk, Ramazan orucunu tutardı. Kız kardeşi Makbule, “Kadir gecelerinde bana iftara gelirdi” diye o günleri anlatmaktaydı.

Gazi’nin, camilerde ‘Allah birdir, şanı büyüktür’ diye başlayan ve Hz. Peygamber’e övgülerle devam eden hutbeleri vardır.
Yedi yaşında annesinin isteği ile Kur’an’ı hatmetmiş ve 8 yaşında hafız olmuştur.

Eskişehir’deki Mihalıççık Camii’ni, cebinden verdiği 5 bin lira ile tekrar yaptırmıştır.
Bu dindar kimlik ile milletimizi yeniden tanıştırmamız, bir manada ‘Atatürk dinsizdir’ diyerek aslında emperyalizmin karşısında dimdik duran lideri unutturmaya çalışanlara set olmaktadır.

Zira Atatürk, kapitalizmin karşısında ezilen halklara örnek bir liderdi.
Mustafa Kemal, 13 Haziran 1921 günü Ankara İstasyonu’ndaki binada, dönemin en büyük sömürgeci devletlerinden Fransa’nın temsilcisi Franklin Boullion’a Sevr Antlaşması hakkındaki görüşlerini anlatmıştır.

Temsilciye şöyle der: “Eski Osmanlı İmparatorluğu’ndan yeni bir Türk devleti doğmuştur. Bunu tanımak gerekir. Bu yeni Türkiye her bağımsız devlet gibi haklarını tanıtacaktır. Sevr Antlaşması Türk milleti için öylesine uğursuz bir idam kararnamesidir ki, onun bir dost ağzından çıkmamasını dileriz.” (Nutuk).

Mustafa Kemal için, ilan ettiği yeni devletin tam bağımsızlığı kadar üniter olması da önemlidir.

Nutuk’ta şöyle der: “? Halkın kendi eliyle kendini idare etmesi ilkesini ortaya koyan bizdik. Fakat bununla asla her ilin veya her bölgenin ayrı ayrı birer yönetim birliği kurmasını kast etmedik? Meclis’in de kabul ettiği maksat ve gayemiz, milli iradenin kendini gösterdiği tek yer olan Millet Meclisi’nin bütün vatanın kaderini eline alacak şekilde ifade edilmesidir.” (Nutuk, 2004, s.380).

Kısaca, Ehl-i Beyt soyundan gelen Müslüman bir Atatürk, tam bağımsız, üniter ve laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni Türk milletine armağan eden liderdir.

    Sepet
    Open chat