İslam Orduları Başkomutanı Atatürk’tür
Allah, İslamiyet’i Resulü aracılığı ile ilk olarak Arap toplumuna tebliğ etmiştir. Lakin koruyuculuğunu, kollayıcılığını ve insanlığa yayılmasını Türklerle sağlamış, İslam’ın adaletli kılıcı Türkler olmuştur.
İslamiyet öncesi Arap’larda adalet mekanizması karaya vurmuş, insanlık dışı yaklaşımlar boy göstermiş, haklı ile haksız ayırımı yapılamaz duruma gelmiş, toplumun yozlaşması haddinden fazla olmuş, kız çocukları dahi diri diri gömülmeye başlanmış, zina çok fazla çoğalmış, kısacası Arap toplumu dibe vurmuş, cehalet ve güçsüzlere yapılan zulümlerin had safhaya ulaştığı bir toplum haline gelmişti.
Bu halde olan bir topluma Allah Peygamberi aracılığı ile ibadeti, kulluğu, adaleti, eşitliği, hak ve hukuku getirsin diye İslamiyet’i tebliğ etmiştir. Peygamber Efendimiz Allah’ın emirlerini bu bölgeden başlayarak insanoğluna tebliğ için görevlendirilmiş son peygamber olmuştur. Hz. Muhammed (s.a.v) efendimiz ile nübüvvet yolu son bulmuştur.
Daha sonra Türkler İslamiyet’le nasiplendikten sonra, İslamiyet’in bütün yükünü omuzlarına almışlardır. Yedi düvele eşitlikten şaşmadan, adaletle, sevgi ve şefkatle yaymışlardır.
Atalarımız adalet, hak, hukuk, sevgiden şaşmadan Ehl-i Beyt nefesi ile ilerlediği sürece güçlü, Ehl-i Beyt yolunu bırakıp farklı anlayışlara kapılınca güçsüzleşmiştir. Devlet batırıp, kurmasının ana teması da bu olmuştur.
Yörük Alevileri tarafından Ehl-i Beyt nefesi ile temelleri atılan ve 7 düvele hükmeden Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde de Ehl-i Beyt’ten uzak bir anlayışla yönetim sergilendiği için sonun başlangıcı olmuştur. Başta İstanbul olmak üzere ülke yönetimi Haçlılara teslim edilmiştir.
İşte o dönemde Hacı Bektaş-ı Veli dergâhından beslenen, maneviyatı üst safhada, milli ve manevi değerleri her şeyin üstünde tutan, Kur’an-ı Kerim-i hatmetmiş Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bütün inancı ile beraber yokluk hâkimken var olma mücadelesi vermiştir. Mikro imkânlarla, makro işlere imza atmıştır.
Atatürk, “O gâvur icadı, günah, kullanılmaz” söylemlerinin, hâkim olduğu, şahsi kaygılardan dolayı din ile yanlış bastırılan bir toplumun hâkim olduğu Kurtuluş Savaşı döneminde insan aklının alamayacağı işlere imza atarak haçlı ordusunu ülkemizden temizlemiş, Türk milletinin namusunu kurtarmıştır.
Akıllıca düşünecek olursak, 1900’lü yılların başında Kur’an-ı Kerim’den uzak, yanlış ve uydurulmuş dini açıklamalarla, dini duyguları yanlış yönlendirilerek korkutulup, bastırılan bir topluma, dini bilgisi olmayan bir kişi nasıl nüfuz edip, bir, beraber yapabilir ki!… İşte maneviyat ehl-i Atatürk o dönemde milletimize gerçek manada milli ve dini duyguları yükleyerek, tek ruh yapmış Haçlıya karşı verdiği savaşı kazanarak dindar, özgür ve bağımsız bir ülke inşa etmiştir. Hiçbir zaman haramı helal, helali haram yapacak bir plan, proje ve girişime imza atmamıştır.
İslam Orduları Başkomutanı Atatürk Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin meclisini özellikle Cuma günü Kurban kesip, Kur’an tilaveti ve hocaların duaları ile açarak başlamıştır. İslam’ın doğru anlatılması ve doğru yaşanılması için Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kurmuş başına da Kur’an-ı Kerim’den santim dahi açı yapmayan Rıfat Börekçi Hoca’yı getirmiştir. Kur’an-ı Kerimin Mealini Elmalılı Hamdi Hoca’ya cebinden 50 bin lira vererek yazdırmıştır. Böylece sahte hocalar kafalarına göre Kur’an-ı yorumlayamaz olmuş, her vatandaşımız Kur’an-ı Kerim’de yazan Allah’ın emir ve yasaklarını kendileri okuyup uygulayabilmiştir.
İslam tarihine de yakından bakacak olursak ilk orduyu Peygamber Efendimiz kurmuştur. Bu orduyla Atamızın kurduğu ordunun ortak noktası da iki ordunun da gönüllü İslam ordusu olmasıdır. Ayrıca Atamız Peygamber Efendimizi her daim örnek almıştır.
Atatürk ömrü boyunca Türk Milleti’nin ön safında Haçlıya karşı savaşmıştır. Hiçbir zaman bir Müslüman ülkeyle savaşmamıştır. Bandı geriye sarıp tarihe bakacak olursak sahnede ağırlıklı olarak Haç-Hilal kavgası boy göstermiştir. Hilal bayrağını sallayan Atalarımız, İslam Ordusu Komutanlığını da üstlenmiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk de Haçlıya karşı, Hilal Bayrağını sallamış, bu bayrağı zirveye dikmiştir. Ondan dolayıdır ki İslam Orduları Başkomutanı Atatürk’tür.