Andımız İslam ahlakıdır
Doğru yoldan, doğrulukta şaşmadan hiçbir haramı helal-helali haram yapmayan, Türk milletini koruyup, kollayıp esaretten kurtararak düşman eline bırakmadan düzlüğe çıkarıp hür yapan Atatürk, attığı her adımda gerçek İslam akaidinden taviz vermeden hareket eden bir anlayışa sahip liderdi.
Bu mantalite ile 1933 yılında Atamız tarafından Türk milletine armağan edilen andımız İslam ahlakını ortaya koyan, çocukluğumuzdan itibaren o kulvarda hareket ederek yetişmemizi sağlayan, temiz ahlakı, doğruluğu, dürüstlüğü, vatan sevgisinin önemini ortaya koyarak dini hassasiyetlerimizi ön plana çıkaran en büyük değerlerimizdendir.
Andımıza baktığımızda aidiyet duygusunu, bayrak sevgisini, vatan sevgisini, doğruluğu, dürüstlüğü, çalışkanlığı kısaca dini ve milli duygularımızın hassasiyetini ortaya koymaktadır.
Buradan hareket ederek gelelim asıl meselemize; şimdi andımızın İslam ahlakıyla alakası nedir! Diyenleri duyar gibiyim.
Konuyu bütünü ile ele alıp meselenin özüne inecek olursak; İslam’ın özünü yaşayan ve yaşatmaya çalışan Anadolu’yu Türk ve Müslüman yapan Hacı Bektaşi Veli’den beslenen Bektaşilikte “Eline, beline ve diline sahip ol” felsefesi hâkimdir. Buda Allah’ın emirlerinden yani Kur’an-ı Kerimden yola çıkılarak gerçek İslam anlayışı ortaya konularak söylenmiş ve uygulanmaya çalışılan felsefedir.
Bektaşi yolunun kurucusu Hacı Bektaşi Veli Anadolu’ya ayak bastığı dönemde 400-500’e yakın eşkıyalık yapan kişilerin gönüllerine İslam ahlakını nakşedip terbiye ederek önce adam eder. Ardından bu kişileri Müslüman&Türk yaparak Anadolu’nun her tarafına dağıtır. İslam terbiyesi ile yoğurduğu bu zatlarla Anadolu’yu karış karış Müslüman&Türk milleti yapar. Müslüman dendiğinde Türk, Türk dendiğinde Müslüman akla gelir. Kısaca bizleri tek yumruk, tek bilek Müslüman&Türk milleti yapan Hünkâr Hacı Bektaşi Veli’dir.
Konuyu biraz daha detaylandıracak olursak; Bektaşi eşiğinden içeriye girmenin ilk şartlarından birisi Müslüman olarak ikrar(yemin) vermektir. İkrar vermek tövbe etmek noktasında Allah’a yemin vermek manasına gelir.
Tövbe kapısından geçip, İkrar vererek Allah huzurunda ettiğin yeminle; “çalmayacaksın, zina yapmayacaksın, fitne uydurmayacaksın, zulmetmeyeceksin, dinini Kur’an üzre yaşayacaksın. Hak olana yakın, hak olmayana uzak olacaksın. Allah’ın emirlerine uyacaksın” mantığını da kabullenerek has ve has Müslüman&Türk olur.
Annesi ve babası Ehli Beyt soyundan Müslüman&Türk olan Mustafa Kemal Atatürk hayat felsefesi olan doğruluk, dürüstlük ve gerçek manada İslam ahlakının ortaya konulduğu Bektaşi yolundan santim şaşmadığı gibi yurdumuzu düşman işgalinden kurtarma çabaları verirken de her daim bu ocakta Hacı Bektaş’ın nefesinden beslenmiştir. Atamız her daim O ocaktan güç almış, ortaya koyduğu politikaları da bu paralelde belirlemiş ve Hacı Bektaş’ın manevi desteği ile her daim başarılı olmuştur.
Bektaşi ocağından beslenen Atamız ülkemizi düşman işgalinden kurtarıp Hakka yürümesinden beş yıl önce ortaya koyduğu Andımızı gerçek manada İslam ahlakının menbağı olan Bektaşiliğin yine İslam mantalitesini ortaya koyduğu “Eline, beline ve diline sahip ol” felsefesinden esinlenerek Müslüman&Türk milletini çocukluktan itibaren gerçek bir dindar yapmak adına armağan etmiştir.
Bu anlayışla çocuklarımız gerçek manada bir Müslüman, gerçek manada bir vatansever olsunlar, çalmasınlar, dürüst olsunlar, çalışkan olsunlar, vatana millete hayırlı bir evlat olsunlar, bu yaşam şeklini de bir felsefe haline getirsinler ve gelecek nesillere aktarsınlar diye Atamız Andımızı bu zihniyetle ortaya koymuştur.
Gerçek manada dindarın dinini doya doya yaşaması, dincinin dindardan uzak durması ve kullanmaması için Laikliği ortaya koyan Atamız, hayatın her alanında namus ve şerefini kurtardığı Müslüman&Türk milletini sağlam temeller üzerine oturtmak, sarsılmaz bir vatan oluşturmak için hayatı boyunca mücadele verdiğini gözlemlemekteyiz. Vatanımızın yarınlarını düşünen Atamız yurdumuzda her alanda attığı temellerin harcına Müslüman&Türk milletinin huzur, refah, kardeşlik bağlarını güçlendirmek, bir olmak, iri olmak ve diri olmak adına ileri ufuklu dindar nesillerin yetişmesi için her kardığı harca gerçek manada İslam çimentosu koyarak sapasağlam yapılar kurmayı amaçlamış, bunu da başarmıştır.
Milli ve Manevi duyguların unutulmaması, dindar, doğru, dürüst, çalmanın yanlış bir şey olduğunu öğrenen, ileri ufuklu, çağdaş düşünceli nesillerin yetişmesi için ve bu felsefenin nesilden nesile taşınması için Andımız Atatürk tarafından ortaya konulmuş İslam ahlakıdır.
İsmail Çetin