İblisin işi Atatürklerle uğraşmaktır
Atatürk’e pervasızca hakaret, küfür ve farklı yollarla salya sümük saldıran zihniyetler bilinçli ve kasti olarak başta İsrail’in, Yunanın ve ülkemiz üzerinde hain emelleri olanların ekmeğine yağ sürmektedirler.
Atatürk’e pervasızca hakaret, küfür ve farklı yollarla salya sümük saldıran zihniyetler bilinçli ve kasti olarak başta İsrail’in, Yunanın ve ülkemiz üzerinde hain emelleri olanların ekmeğine yağ sürmektedirler.
Bu zihniyetler Allah yolundan şaşmadan dindar, cihat Müslüman’ı olan bir kişiye iftira atarak Allah’ın kelamlarını da çiğnemektedirler.
Gerçi altını çizmek gerek İblis’in işi Atatürk’lerle uğraşmaktır. İblis elbet boş durmuyor. Boş da durmayacak. Allah yolunda, hak yoldan şaşmadan gidenlerle uğraşmaktan vageçmiyor, vazgeçmeyecektir.
Atatürk hak yoldan çıkmadan, batıla karşı samimi bir mücadele vermiş ve bu kutlu mücadeleyi yokluk içinde var ederek zaferle taçlandırmıştır.
Şimdi soruyorum. Allah’ın nasip etmediği bir şey olur mu?
Bakara Suresi 117. Ayetinde: O, gökleri ve yeri örneksiz yaratandır. Bir işe hükmetti mi ona sadece ”ol, der, o da hemen oluverir.” (Künfeyekün)
Atatürk Hak’kın samimi, dürüst ve imanlı bir kuluymuş ki nasip etmiş ve bu kadar büyük başarılara imza atmıştır. Allah nasip etmeseydi nasıl kazanacaktı!
Burada olayın 2 boyutu öne çıkmaktadır. Manevi boyutu ve Milli boyutudur. İkisi de vazgeçilmez değerlerimiz, kırmızı çizgilerimizdir.
Manevi boyutunu da ele alacak olursak, Atatürk’e iftira atan Allah yolunda mücadele veren bir kula iftira atmış olur. Hak çizgisindeki bir insana iftira atan iblisin ta kendisidir. Yâda iblisin değirmenine su taşıyan taşerondur.
Milli boyutunda ise, hayatını hiçe sayarak, hesapsızca, olmayacak dediklerini başararak yurdumuzu düşmandan temizleyerek bağımsızlığımızın kazanılmasına vesile olan bir kişiye ağza alınmayacak, beyinleri yakan iftiralar atarak İsrail’in, Yunan’ın ve ülkemiz üzerinde hain emelleri olanların değirmenine su taşımaktadırlar.
Lakin Türk Milleti azınlık ruhlu bu iblislere ne meydanı bırakır, ne de Atatürk’e sonsuza dek sahip çıkmaktan vazgeçer.
Unutulmamalıdır ki Atatürk mavi gözlü, yakışıklı olduğu için sevilip, sahip çıkılmıyor. Atatürk dürüst, imanlı, ihsanlı, vatansever, bir rol model olarak, ülkemizi düşmanlardan temizleyerek namusumuzu kurtardığı, bizi bağımsız bir ülke yaptığı için seviliyor, sahip çıkılıyor. Ondan dolayı Atatürk Vatandır. Atatürk birleştirici harçtır. O’nun çatısında birleşelim diyoruz.
Bugün Atamıza iftira atanlar unutmamalıdır ki Atatürk ibadetimizi doya doya yapalım diye Türkiye Cumhuriyeti Devletini inşa etmiştir.
Bizi ayakta tutan ortak paydalarımız Atatürk, Türklük, Andımız, Türkiye Cumhuriyeti… Gibi olmazsa olmaz değerlerimiz, temel taşlarımız yok edilmeye çalışılarak toplumumuz ne taraftan estiği belli olmayan, devamlı değişkenlik gösteren rüzgârların akımına kaptırılmaya çalışılmıştır.
Lakin unutulmamalıdır ki bu değerlerimiz ülkemizin çimentosudur. Bu olmazsa olmaz değerlerimiz insanımıza manevi bir birliktelik sağlayarak, aidiyet duygusu yüklemektedir. Bu da Millet olmamızın adını ortaya koymaktadır. Bu kavramlar Türk toplumuna cesaret, güç, kuvvet ve güven verirken, ülkemiz üzerinde hain emelleri olanlara korku ve gözdağı vermektedir.
Biz bu değerlerin içini boşaltmaya çalıştıkça güç erkleri tersine dönmektedir. Toplumumuz güç kaybederken, ülkemiz üzerinde hain emelleri olanlarda güç kazanmaktadır.
Gelişen ve değişen Dünya arenasında büyük oyuncu olmak istiyorsak ta geçmişimizi unutmadan, dini ve milli değerlerimize bağlı adaletli bir şekilde, hiç kimseyi ötekileştirmeden akıllı adımları hep beraber atmalıyız.
Bu çizgide ileriye bakan, yenilikçi, çantası plan ve projelerle dolu, ayağı yere basan, terbiyeli yapıcı bir dil kullanan taze kana ihtiyacımız vardır.
Ülkemizi muasır medeniyet seviyesine çıkaracak, kardeşçe huzur içinde yaşatacak taze kanda Bağımsız Türkiye Partisinin lideri Hüseyin Baş ve kadrosudur.